Gelen dalgaların sesi, havaya rağmen içini ısıtıyordu. Rüzgârın uğultusu, kendi düşüncelerini bile duymasına engel oluyordu. Arada sert gelen dalgalardan uçuşan damlalar yüzüne geliyor, belli belirsiz dudaklarını ıslatıyordu. O bilindik tuzlu tat içten içe hoşuna gidiyordu. Ayakları kendi kendine gidiyor, önüne bile bakmıyordu. Zaten yolun her bir kıvrımını biliyordu. Bu yolu yıllardır yürüyordu. Her mevsiminde ayrı güzeldi ama kimseler yokken başkaydı. Bu sırada birileri olduğunda da güzel olabileceğini hissetti. Başını hiç çevirmeden yanına baktı. O yanındaydı. Gerçekten birileri varken de bu yol güzeldi. Birden adımları yavaşladı. Ona baktı. — Hiç bir sahili baştan sona yürüdün mü? O fark etmedi. Belki de artık sessiz yürüyüşlerine alışmıştı. Duraksadı ve tekrar sordu. — Hiç bir sahili baştan sona yürüdün mü? Bu sefer duydu. Belki de sadece yürümediğini fark etti. Yüzüne baktı. — Burada yürüyoruz ya. Daha önce bu kadar yürüdüğümü sanmıyorum. Şaşırmıştı. İlk defa yürürlerken durmuş, ...