Pencereye Yaslanma

Salon sessizdi. Konuk koltuğundaki yaşlı kadın geçmişi anlatırken aniden perde aralandı. Perdenin ardında, top sakallı şarkıcı belirdiğinde Selma birazdan olacakları anladı. Yılların yükü ve hiç yaşanmamış bir aşkın izleri gözlerine doldu.

Üniversiteye gitmek üzere yola çıktığı o güne gitti zihni. Yanında dostu Vlado sessizce bavulunu taşıyordu. Kalabalığın arasında yalnızca ayak sesleri ve bavulun ara ara taşlara çarpışı duyuluyordu. Selma’nın içinde yeni hayatının merakı; Vlado’da ise henüz söyleyemediği kelimelerin telaşı vardı.

Tren garında sessizliği ilk bozan Vlado oldu:

— Vitaminlerini almayı unutma.

Selma hafifçe gülümsedi. Kara trende kompartımanını buldular, bavul yerleştirildi. Sonra sıkıca sarıldılar.

Camdan dışarı baktığında hâlâ oradaydı. Bir şey söyleyecek gibiydi. İçinde biriken cümleleri toparlamaya çalıştı. Olmuş ve olacak bir çok şey o an aklından geçti . Tam cesaretini toplamıştı ki demir tekerler sarsıldı, tren hareket etti.

— Selma!  

Bütün gücüyle bağırdı. Söyleyebileceği hiçbir şeye takati kalmamıştı. Camın öteki tarafında Selma kafasını uzattı. O, bir anlık panikle sadece camdaki yazıyı okuyuverdi:

— Sakın pencereye yaslanma.

Selma kafasını geri çekti. O belli belirsiz silüet kaybolana dek onu izledi. Söylenmemiş sözlerin bavuluna biriktiğini inerken fark edecekti.

Sahnedeki şarkıcı “Selma” demeye başladığında salona bir sessizlik çöktü. Selma'nın gözleri doluydu. Vlado’nun o gün söyleyemediklerini şimdi biri onun yerine söylüyordu. Bunları hissettiğini hiç bilmemişti.

Selma Borić ve Vlado Dijak’ın güzel hatırasına...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bozuk Şarap

Silinmek

İstila